22 Şubat 2009 Pazar

Jim's Bar, kaldığım Broadway Milenium otelinin 38. sokağa açılan kapısının tam karşısındaydı. Otelin hiç bir mekanında sigara içilmediği için 46.kattan inip sokakta sigara içiyordum. Akşam saatlerinin dışında 7.cadde ile 8.caddeyi birleştiren bu sokağa iri Amerikan kamyonları korkunç sesler çıkararak girip çıkıyorlardı. Hava boğucu sıcaktı. Klimalar deli gibi çalışıyor, yaz zaatüresi yapmak için sanki insanı kovalıyorlardı. Otelin hemen yanında matine ve suarelerinde eski amerikan müzikalleri oynayan tarihi bir tiyatro vardı. O tiyatronun gölgesine sığınıp iri bir yangın musluğunun üzerine oturuyordum. Ardına sigaralar içiyordum 46.kattan daha geç inmek için. Jim's Bar tam karşımdaydı. Barın yuvarlak camlı çat çut açılıp kapanan kapısından içerdeki loş gece ışığını görebiliyordum. Devasa meyve kamyonlarının kızgın homurtuları, sıcak asvalt, Newyork'un uçsuz bucaksız betonu soluk aldırmıyordu. Jims barın soğuk mavi ışığı ise bir serinlik umudu vaad ediyordu. Kalktım yerimden, olur abelki orada kaçamak sigara içirirler hayaliyle bara girdim. İnsanca bir serinliği vardı barın. Bu harika bir şeydi. Dar bir koridor gibi uzayan barın duvarlarında çok yıllar önce yapıştırılmış siyah beyaz fotoğraf kartpostalları vardı. Siyahi boksörler iri boks eldivenleriyle gard alarak poz vermişlerdi. 1950li yılların bir siyah beyaz filmine girmiş gibi oldum. Barın tezgahının üstü silinmekten aşınmış beyz mermer kaplıydı. Mermer beyazlığında güzel bir kız bakıyordu siparişlere. Bir grup genç ellerinde buğulu bira şişeleri aralarına aldıkları genç kızlarla kaynatıyorlardı. Tezgahın sonunda iri yarı yaşlı bir siyahi dimdik duruyordu. Nedense içimden"Jims bu olmalı " diye geçirdim. Bardaki güzel kız
ne istediğimi sordu. Madensuyu sodası istedim kızdan 5 dolar uzatarak. Sonra bütün cesaretimle sordum.
"Şu beyfendi Jims mi?"
Güzel kız kocaman bir "Evet" yapıştırdı.
Sonra yaşlı Jims'e dönüp dolu dolu bir öpücük gönderdi. Jims çok ince bir hareketle kabul etti güzel kızın öpücüğünü.
Kenarına yeşil limon dilimi takılmış uzun bir bardaktan sodamı içerken yaşlı Jims'in bütün heybetiyle yanımda durduğunu farkettim. Derinden bakıştık bir süre karşılıklı. Sonra iri elini omuzuma koydu: "Nerede boks yaptın?" dedi.
Ben utancımdan kasıldım kaldım Jims'i yanılttığım için.
" Hiç bir yerde." diyebildim utana sıkıla.
Jims bir süre tatlı tatlı baktı:
"Böylesi daha iyi dedi."

New York geyiği gibi oldu bu hikaye.
Ama aynen öyle oldu.

,

Hiç yorum yok: