27 Ocak 2009 Salı

Turgut Dayımız havayollarından emekli bir pilottu. Büyük babam, anneannemin ölümünden bir kaç yıl sonra ikinci evliliğini yapmış. Yeni eşi Cavidan hanımın Turgut adında yetişkin bir oğlu varmış. Turgut Dayımız ile olan aile bağımız biraz böyle dolambaçlıydı. Ama onu öz dayımız gibi hep sevmişizdir.
Turgut Dayımız küçük yaşlarından itibaren askeri okullarda okumuş, yaman bir savaş pilotu olarak yetişmişti. Daha sonraları sivil havacılığa geçen Turgut dayımız bu son kriz sırasında emekli edilmişti. Bu beklenmedik emeklilik karşısında dayımız Zeyrek yokuşunda babasından kalma eski bir istanbul evine çekildi. Hayal gücü geniş, ağzı güzel laf yapan, dünya gailesi tanımayan, etkileyici bir insandı. Bir gün Turgut Dayımızın genç bir bayanla ikinci evliliğini yaptığını duyduk. Bu sürpriz haberi bize dayımızın büyük ablası İclal hanım getirmişti bize. Akraba olarak Turgut dayımızla aynı mesafede olmasına rağmen bu İclal hanımla bir sıcaklığımız yoktu. Zeyrek yokuşundaki eski evde İclal hanımın da miras payı varmış. Kardeşinin evlendiğini öğrenen İclal hanım eski evin yeni ev sahibesinden tedirgin olmuşmuş. Yaşlı kadının evdeki miras payı bir kazaya uğrar diye korktuğu anlaşılıyordu. İclal hanmı teselli ettikten sonra yatıya alıkoyup yalnız kalmayacağına dair moral verdik. Bir haftaya yakın bir misafirlikten sonra İclal hanmı Zeyrek yokuşuna götürmek bana düştü.
O günlerde Turgut Dayımın mumu iki ucundn yaktığını fark ettim. Bir yanda bitmeyen istekleri ile sorumsuz bir genç kadın. Öte yanda gökyüzünden dolaşan, idelist bir ruh. Kısacası sevgili dayımızın hiç tükenmeyen traji komik durumlar yaratma yeteneği var gücüyle işlemeye başlamıştı.

Hiç yorum yok: