12 Şubat 2008 Salı

İstanbul

O yılın Haziran ayı sonlarında İranlı büyük sevdam kemancı kızı İstanbul Fındıkzadedeki evine bıraktım.Akşam otobüsüyle Ankara'ya dönmek için epeyi bir zamanım vardı.İstanbul'u dolaşmaya bayılırdım hep.Ama otobüs biletinden sonra beş lira param kalmıştı.Fındıkzade'den Taksim'e yürümüştüm.idim.İstanbul'un olgunlaşmış mayıs ayı günleri gibi bir saadet tatmadım hiç.Hani erguvanların son dalına kadar açtığı o günler.Parasızlık,yolsuzluk da neymiş.Tünele doğru yürüken Hashett kitabevinin vitrininde bir Life dergisi gördüm.Derginin kapağında o yılların genç ingiliz aktörü Richard Burton'un Hamlet kılığı ile renkli fotoğrafı vardı. Heyecandan nasıl da burkulmuştu içim. Hamlet, baştan sona ezberimde gibidi.Kumbaracılar yokuşundan püfür püfür boğaz rüzgarı
esiyordu.Karşıda Selimiye,Haydarpaşa,Kadıköy.Marmaranın o güzelim mavisi. Sonra suda bembeyaz izler bırakan araba vapurları, şehirhatları, motorlar.Benim içimde de Hamlet'in ruha işleyen,insanın etini kemiğini sızlatan sözleri akıyor.Bir ara nasıl olduysa Taksim tarafında,Sıraselviler'in başında buldum kendimi. Ortodoks kilisesinin setinde bir açık hava kahvesi vardı.Eftalikos kahvesi.Orada çay içebilirdim.Yanında da Beyoğlu'nun o harika simiti.Birden adımın seslendiğni duydum.Bilge Şen idi bana doğru koşarak gelen.Duymuş, görmüştüm ama o hala sesleniyordu.Baktım biraz arkasında da bizim Arsen Göze. Bilge şen soluk soluğa beni Yıldırım Önal'ın aradığını söyledi.Arsen,saç örgüsü dizkapaklarında,naif küçücük bir kızdı o zamanlar.
Bilge klumdan tutup Sırasrvilere doğru götürmeye başladı beni.Bir yandan da Yıldırım Önal'ın beni arayışındaki aciliyeti sıralıyordu.Arena tiyatrosunda bulabilirmişiz YıldırımÖnal'ı.Tam o sırada arkamızdaki bir vitrin camının anahtarla tıklatıldığını gördüm.Sıradan bir kahveydi burası.Camın arkasında da Yıldırım Önal bütün ihtişamıyla beni çağırıyordu.Yıldırım Önal yanımdaki Bilge ile Arsen'i görünce kendisi dışarı çıktı.İlk sözü "bana çok lazımsın."oldu.Sonra beni bir kenara çekerek.
Arena tiyatrosunda oynayacaksın. Yanındakileri başından sav, Arena tiyatrosuna gel dedi.Bilge şen o sezon Arena'da Yıldırım Önal ile oynamıştı.Bu arada Bilge hızla gelip koluma girdi,"senden bir ricam var Sönmez,çok acil ama" dedi. Ben daha acil olan Yıldırım Önal'a baktım ."Bu kız "dediBilge Şen, Arseni Göstererek."Leyla Tecer'lere çaya davetliymiş.Ama İstanbul'u hiç bilmiyor.Beraber gidecektik.Beni Yeni Stüdyo'dan düblaja çağırdılar.Sönmezden başka onu kimseye emanet edemem İstanbul'da." Leyla Tecer, Kadıköy'ün Yeldeğirmeni'nde oturuyordu o günlerde.Annesi Leyla'nın okul arkadaşlarını çaya çağırırdı hep.Daha önce gitmiştim ben. Eski kadıköy"ün antika bir eviydi.Ahmet Hamdi Tampınarla karşılaşmıştım orada.Ahmet Kutsi tecer ile kardeş gibi olan yakın lıklarını Leyla'dan duymuştum.Ama o ev Arse'nin dünyada bulabileceği yer değildi."Tamam "dedi Yıldırım Önal,sen işlerini bitir hemen Arena tiyatrosuna gel.
Sonunda Arsen'i Kadıköy'de Leyla Tecer'e teslim edip hemen il vapurla Karaköye ceçti. Sıraservilerde ki bir binanın en üst katında olan Arena tiyatrosunda soluk soluğa içeri girdim.

Hiç yorum yok: