13 Şubat 2008 Çarşamba

Yıldırım Önal,Altan Karındaş.

Yıldırım Önal adı o günden sonra Yıldırım ağabey olmuştu. Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun yanından çıktığımızda Yıldırım ağabey mutluydu."Hadi yemeğe "dedi.Ben cebimdeki zarfı bir daha yokladım.İçindeki hiç şüphesiz paraydı.Tam o sırada frapan yazlık bir giysi içinde alabildiğin alımlı,iri yeşil gözlü, otuz yaşlarında bir kadınla yüz yüze geldik. Altan Karındaş idi bu genç kadın.Yeşil Çam filmlerinden tanıyordum.Yıldırım ağabey, Altan Karındaşa beni gösterek:"Seninki dedi." Güzel gözleri hayretten büyümüştü Altan Karındaşın:"Şaka ediyorsun!" Yıldırım ağabey "Yemeğe gidiyoruz,hadi gel" dedi."Orada konuşuruz.".Birlikte yürümeye başladık Beyoğlu'na doğru. Kalabalık caddede insanlar dönüp dönüp bakıyordu bizlere.Benimse göğsüme sıcak bir şeyler yükseliyor,başım dönüyordu.Bir rüya gibiydi her şey.Hacı Salih Lokantası'nda Altan Karındaş'ın önerdiği Hünkârbeyendi'den yedim.Üzerine de fırından nar gibi çıkarılıp buz gibi soğutulmuş ayva tatlısı. Altan Karındaş o kadınlık saçan alımlı görünüşünün tam tersine çok sıcak,çok içten, çok espirili bir kadındı. Altan Karındaş,bana bakıp bakıp"Bu senin başka bir modelin Yıldırım."diyordu."Herifteki sese bak","Oynarız birlikte tabi." Hacı Salih'te hesabı Altan Karındaş ödemiş belli etmeden.Yıldırım ağabey buna kızdı söylendi.İstanbul'un o uzun yaz günlerinden biriydi.
Hacı Salihten çıktıktan sonra Ayaspaşa'daki Cennet bahçesine gittik. Birden bire Ayasofya'dan Adalara, Haydarpaşadan Çamlıca'ya kadar İstanbul bütün güzelliği ile karşımızda açıldı,akmaya başladı. Yıldırım ağabey biraz sonra bizi başbaşa bırakarak Cennetbahçesi'nden ayrıldı.
Altan Karındaş, ünlü mukallit Mahmut Karındaş'ın tek kızıydı. Lale Oraloğlu ile birlikte Çamlıca kız lisesinde okumuşlardı. İkisi de İstanbul'da lisanslı yüzücü imişler.Altan Karındaş, kendinden çok büyük cemiyette tanınmış biriyle mutsuz bir evlilik yapmıştı.Sonra oyuncu olarak Küçük sahnede yetişmiş, bir ara Şehir tiyatrolarında da oynamıştı.Özellikle 'Semerkantta bu Aşam 'oyunu ile sükse yapmıştı..Beşiktaşta Akaretler'de annesiyle birlikte oturuyordu.İki sene önce Devlet Tiyatrosundan ayrılan Sayim Alpogo ile Aksaray'da bir tiyatro kurmuşlar ama bina sahibi Fırıldak İsmail'in oyununa gelerek fena batmışlardı.Bense sabah büyük sevdam iranlı kızı evine bırakıp,cebimde beş lirayla günü geçirerek köskös Ankaraya dönecekken, şimdi Altan Karındaş ile püfür püfür cennet bahçesinde oturuyordum.Gerçekten cennet gibiydi dünya.

Hiç yorum yok: